Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Soru: Çalıkuşu romanında sosyal anlatımdan nasıl faydalanılmıştır?
Mesaj: Konusuna göre sosyal roman ama neye dayanarak sosyal roman diyoruz bunun açıklamasını yazarsanız sevinirim...
Cevap: Çalıkuşu romanını basit bir aşk romanı olmaktan kurtaran, geleneksel aşk hikâyelerimizden farklı kılan tarafı, onun aynı zamanda sosyal bir içeriğe de sahip olmasıdır. Romanın sosyal yönünü ifade edebilecek en geniş kelime “Anadolu”dur. Kelimenin anlam dünyası içinde hem coğrafya hem bu coğrafyada yaşayan insanlar hem de bu insanların sorunları vardır.
Romanda, Anadoluya ve onun insanlarına baktığımızda “yoksulluk”, “cehalet”, “yaşama sevincinden yoksunluk” gibi temalarla karşılaşırız. İstanbul’da iken “köy” deyince Feride’nin hayalinde yeşillikler arasında, eski Boğaziçi yalılarındaki güvercinliklere benzeyen sevimli, şen manzaralı kulubeler gelir. Hâlbuki, gerçek hiç de öyle değildir. Özellikle Zeyniler köyü, Anadolu gerçeğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne serer. Yazarın Zeyniler köyünü tasvir ederken kullandığı “tek tük kulubeler”, “tahta evler”, “çökmeye yüz tutmuş, simsiyah viraneler”, “yer yer dumanları tüten bir yangın harabesi” gibi ifadeler, köyün dış görünüşünü tasvir eder. Öğrenciler de acınacak durumdadır. “Zavallıların kıyafetleri öyle sefil ve perişandı ki, hemen hiçbirisinde çorap, potin yoktu. Başları, eski püskü bez parçalarıyla sımsıkı kundaklanmış, çıplak ayaklarındaki nalınları şakırdata şakırdata dershanenin kapısına kadar geliyorlar, orada nalınlarını çıkartarak yan yana diziliyorlardı.” (s.171) Zeyniler’de, insanların yüzleri hiç gülmez, sanki hepsi hayata küsmüştür. Çocuklar sürekli “ölüm, teneşir, zebani, kabir” gibi korkunç kelimelerle dolu ilahiler söylerler.
Kendisi de bir eğitimci olan yazar, bilinçli olarak Feride’yi öğretmen kimliğine büründürür ve “eğitim-öğretim” konusunu da pek çok yönüyle dikkatlere sunar. Romanda geleneksel eğitim-öğretim anlayışıyla yeni eğitim-öğretim yöntemleri arasında çatışma yaşanır. Zeyniler köyünde Hatice Hanım, öğretmenlik mesleğini yapacak yeterliliğe sahip değildir, çocuklara dayak atar, ölüm duygusunu aşılar, ders esnasında yere oturtur, okumaları yüksek sesle yaptırır, yaşı büyük kızların okumalarına karşı çıkar. Buna karşılık yeni eğitim sistemiyle yetişmiş olan Feride, Hatice Hanım’ın yöntemlerini değiştirir. Çocukları sıralara oturtur, gürültüyü önler, yaşı büyük kızları da okutur, ölüm düşüncesi yerine yaşama sevinci aşılar.
Eğitim-öğretimle ilgili bir diğer eleştirilen konu da öğretmen maaşının azlığıdır. Feride, Anadolu’da öğretmen olarak geçirdiği süre zarfında annesinden kalan değerli eşyaları satarak ayakta kalmış, bunlar bitince çok sıkıntı çekmiş, aç kalmıştır. “Ben, muallimliği açlıktan ölmemek için kabul etmiştim. Hesabım doğru çıkmadı. Bu meslek, bir gün açlıktan öldürebilir.” (s.315)
Reşat Nuri Güntekin, “bürokrasideki çarpıklıklar” konusuna da geniş bir şekilde yer verir. Feride, bürokrasinin nasıl işlediğini bilmez. Görevli memurların ilgisiz ve sorumsuz tavırları, adam kayırma, müdürlerin karşısındaki insanı küçük düşüren konuşmaları gibi gerçeklerden habersizdir. Feride, diplomasını Maarif Müdürlüğü’ne götürecek ve kendisinin o vakit kendisinin o vakit güzel bir okula tayin edeceklerdir. Feride, ilk tayinini hatırlı bir kişinin ricasıyla yaptırır. Büyük bir heyecanla gittiği bu ilk görev yerinde de yine bürokrasinin çirkin yüzüyle karşılaşır. Aslen kendisinin hakkı olan yere Maarif Müdürü’nün tanıdığı olan başka bir öğretmeni verirler. Feride’yi de Zeyniler gibi ücra bir yere gönderirler.Feride, Zeyniler’de kendine has bir düzen kurar. Fakat çok geçmeden okulu teftişe gelen Maarif Müdürü, şartların yetersiz olduğunu söyleyerek okulu kapatır. Maarif Müdürü, Feride’yi hemen başka bir okula tayin edeceğini söyler. Fakat sonradan aldırış etmez. Feride, Munise’yle birlikte zor günler geçirir. Bir gün müdürün odasındayken, eski sınıf arkadaşıyla karşılaşır. Bu sayede Darülmuallimat’ta Fransızca öğretmenliğine tayin edilir. Dedikodular yüzünden buradan ayrılıp İzmir’e gider. Burada kendisini daha önce Zeyniler’e gönderen müdürle karşılaşır. Feride burada da tayin için üç ay bekler.Annesinin parası bitince aç kalır.
Tarih: 2016-03-02 01:56:53 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Çalıkuşu Romanının Sosyal Yönden İncelenmesi Nedir
Mesaj: Konusuna göre sosyal roman ama neye dayanarak sosyal roman diyoruz bunun açıklamasını yazarsanız sevinirim...
Cevap: Çalıkuşu romanını basit bir aşk romanı olmaktan kurtaran, geleneksel aşk hikâyelerimizden farklı kılan tarafı, onun aynı zamanda sosyal bir içeriğe de sahip olmasıdır. Romanın sosyal yönünü ifade edebilecek en geniş kelime “Anadolu”dur. Kelimenin anlam dünyası içinde hem coğrafya hem bu coğrafyada yaşayan insanlar hem de bu insanların sorunları vardır.
Romanda, Anadoluya ve onun insanlarına baktığımızda “yoksulluk”, “cehalet”, “yaşama sevincinden yoksunluk” gibi temalarla karşılaşırız. İstanbul’da iken “köy” deyince Feride’nin hayalinde yeşillikler arasında, eski Boğaziçi yalılarındaki güvercinliklere benzeyen sevimli, şen manzaralı kulubeler gelir. Hâlbuki, gerçek hiç de öyle değildir. Özellikle Zeyniler köyü, Anadolu gerçeğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne serer. Yazarın Zeyniler köyünü tasvir ederken kullandığı “tek tük kulubeler”, “tahta evler”, “çökmeye yüz tutmuş, simsiyah viraneler”, “yer yer dumanları tüten bir yangın harabesi” gibi ifadeler, köyün dış görünüşünü tasvir eder. Öğrenciler de acınacak durumdadır. “Zavallıların kıyafetleri öyle sefil ve perişandı ki, hemen hiçbirisinde çorap, potin yoktu. Başları, eski püskü bez parçalarıyla sımsıkı kundaklanmış, çıplak ayaklarındaki nalınları şakırdata şakırdata dershanenin kapısına kadar geliyorlar, orada nalınlarını çıkartarak yan yana diziliyorlardı.” (s.171) Zeyniler’de, insanların yüzleri hiç gülmez, sanki hepsi hayata küsmüştür. Çocuklar sürekli “ölüm, teneşir, zebani, kabir” gibi korkunç kelimelerle dolu ilahiler söylerler.
Kendisi de bir eğitimci olan yazar, bilinçli olarak Feride’yi öğretmen kimliğine büründürür ve “eğitim-öğretim” konusunu da pek çok yönüyle dikkatlere sunar. Romanda geleneksel eğitim-öğretim anlayışıyla yeni eğitim-öğretim yöntemleri arasında çatışma yaşanır. Zeyniler köyünde Hatice Hanım, öğretmenlik mesleğini yapacak yeterliliğe sahip değildir, çocuklara dayak atar, ölüm duygusunu aşılar, ders esnasında yere oturtur, okumaları yüksek sesle yaptırır, yaşı büyük kızların okumalarına karşı çıkar. Buna karşılık yeni eğitim sistemiyle yetişmiş olan Feride, Hatice Hanım’ın yöntemlerini değiştirir. Çocukları sıralara oturtur, gürültüyü önler, yaşı büyük kızları da okutur, ölüm düşüncesi yerine yaşama sevinci aşılar.
Eğitim-öğretimle ilgili bir diğer eleştirilen konu da öğretmen maaşının azlığıdır. Feride, Anadolu’da öğretmen olarak geçirdiği süre zarfında annesinden kalan değerli eşyaları satarak ayakta kalmış, bunlar bitince çok sıkıntı çekmiş, aç kalmıştır. “Ben, muallimliği açlıktan ölmemek için kabul etmiştim. Hesabım doğru çıkmadı. Bu meslek, bir gün açlıktan öldürebilir.” (s.315)
Reşat Nuri Güntekin, “bürokrasideki çarpıklıklar” konusuna da geniş bir şekilde yer verir. Feride, bürokrasinin nasıl işlediğini bilmez. Görevli memurların ilgisiz ve sorumsuz tavırları, adam kayırma, müdürlerin karşısındaki insanı küçük düşüren konuşmaları gibi gerçeklerden habersizdir. Feride, diplomasını Maarif Müdürlüğü’ne götürecek ve kendisinin o vakit kendisinin o vakit güzel bir okula tayin edeceklerdir. Feride, ilk tayinini hatırlı bir kişinin ricasıyla yaptırır. Büyük bir heyecanla gittiği bu ilk görev yerinde de yine bürokrasinin çirkin yüzüyle karşılaşır. Aslen kendisinin hakkı olan yere Maarif Müdürü’nün tanıdığı olan başka bir öğretmeni verirler. Feride’yi de Zeyniler gibi ücra bir yere gönderirler.Feride, Zeyniler’de kendine has bir düzen kurar. Fakat çok geçmeden okulu teftişe gelen Maarif Müdürü, şartların yetersiz olduğunu söyleyerek okulu kapatır. Maarif Müdürü, Feride’yi hemen başka bir okula tayin edeceğini söyler. Fakat sonradan aldırış etmez. Feride, Munise’yle birlikte zor günler geçirir. Bir gün müdürün odasındayken, eski sınıf arkadaşıyla karşılaşır. Bu sayede Darülmuallimat’ta Fransızca öğretmenliğine tayin edilir. Dedikodular yüzünden buradan ayrılıp İzmir’e gider. Burada kendisini daha önce Zeyniler’e gönderen müdürle karşılaşır. Feride burada da tayin için üç ay bekler.Annesinin parası bitince aç kalır.
Tarih: 2016-03-02 01:56:53 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx